Dijital Çağın Kaybolmaya Yüz Tutan Mesleği: Sahaflık

Osmanlı İmparatorluğunun yükselme döneminde Padişahlar bir yere sefer düzenlerken özellikle iki meslek grubunun fikirlerini almaya özen gösterirlerdi. Sarraflar (Kuyumcular) ve Sahaflar. Aslında bu son derece anlaşılır bir şeydir. Sarraflar sefer düzenlenecek bölgenin ekonomik durumunu Padişaha sunarlarken, Sahaflar ise o bölgenin kültürel durumu hakkında Padişaha bilgi sunarlarmış.’’

Sahaf, genel anlamıyla eski, artık basımı yapılmayan ya da ikinci el dergi ve kitapların alınıp satıldığı veya başka bir kitapla değiştirildiği küçük işletmeler ile bu mesleği yapanlardır. Bu tür kitap satış noktalarını, mekanlarını diğer benzerlerinden ayıran en büyük özellik ikinci el ürünlerin bulunabilmesi ve takas yöntemiyle ticaretin gerçekleşebilmesidir. Özellikle artık basılmayan, kısıtlı sayıda basılan fakat güncelliğini koruyan, ihtiyaç duyulan ya da tarihi önemine ilişkin olarak bir değer taşıyan her türlü basılmış eser bu alışverişin konusu olabilir. Sahaflar, bilimsel veriye ulaşabilmenin kütüphaneler dışındaki kaynak sağlayıcıları olabileceği gibi, tarihtekileri ve bellektekileri somut verilerle günümüze taşıyan önemli sosyo-kültürel mekanlardandır.

Sahaflar parayı sevmez, tabi para da onları

Sahaflar, ellerine üç beş kuruş geçince hemen gider kitap alırlar. Sahafların bir özelliği de kıskançlıktır, kitaplarını kıskanırlar. Varsa yoksa dünyaları kitaplarıdır.  Sahafların ne kursu vardır ne de hocası. Bir kitapçının gerçek anlamda Sahaf olma süresi en az 20 yıldır.

Peki ne zaman sahaf olunur? Müşterilerini kovmaya başladığı andan itibaren Sahaflık başlar. Yani sıra dışılık, uçuk kaçıklık başlamıştır artık.

Adıyaman’da da böyle sıra dışı ve kitap kurdu bir sahaf var. Kentimizin okuyan fertleri tarafından tanınsa da henüz yeterince Adıyamanlı’nın keşfetmediği “Beyazıt Sahaf ve Mahmut Kara.”

 

15 Temmuz 2017 Cumartesi tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine göre, Mahmut Kara’nın hikâyesi şu şekildeydi:

Kitap okuduğu için babasından dayak yediği halde okuma alışkanlığından vazgeçmediğini ifade eden Kara, ‘‘İlkokulu 3'üncü sınıfta terk eden evli ve 2 çocuk babası, emekli olduktan sonra tornacılığı bıraktı. Kara, küçüklüğünden beri ilgi duyduğu sahaflık için 10 bin kitap biriktirdi. Kara, biriktirdiği kitaplarla Eskisaray Mahallesi'nde dükkân açıp kentin ilk sahafı oldu. Mahmut Kara, kitapları çok sevdiğini belirterek, "Emekli olduğum mesleğim tornacılık, bir sanattır. Heykeltıraş nasıl bir şekil veriyorsa, tornacı da demire istediği şekli verir. Çocukluktan beri bir kitap sevgisi vardı içimde, kitap okumayı çocukluğumdan beri severim"

Adıyaman’da 13 yıldır sahaflık yapan Mahmut Kara Gözde TV mikrofonuna şöyle konuştu.

Bu işte, kitap okuyacaksın ve kitabı seveceksin

Kitapları sevmeseydim bu iş benim içi çok zor olurdu diyen sahaf Mahmut Kara, ‘‘Özellikle benden sonra birkaç kişi daha sahaf yeri açtı; ama onlar herhalde köşeyi dönmek için açtılar ama bu işte kitap okuyacaksın ve kitabı seveceksin. Kitabı üçe alıp beşe satmakla bu iş olmaz. Benden sonra sahaf evi açanların hepsi kapattı’’ dedi.

Hem tanınırlık hem de maddiyattan dolayı bu sene kitaplara daha çok rağbet oldu

Kendilerine roman, hikâye ve ders kitapları olmak üzere her türden kitap geldiğini dile getiren Kara, ‘‘Sanırım buranın tanınırlığı arttı ki son zamanlarda daha fazla kitap geliyor. Adıyaman nüfusunun yarısından fazlası burayı bilmiyor. Geçen senelere göre, kitaplara bu sene daha fazla rağbet oldu. Bu yıl bize rağbet olmasının nedeni, sanırım hem tanınırlığımızdan hem de maddiyattan dolayı. Çünkü fiyatları çok arttı. Biz de burada aracılık yapıyoruz, kitabı birinden alıp diğerine satıyoruz’’ dedi.

Herkes, burada dilediği kitabı bulabilir

İstanbul ya da Ankara’daki sahaflar gibi burada antika kitaplar çok çıkmıyor diyen Kara, ‘‘Yerimizde, Edebiyat bölümünde Türk ve Dünya Klasikleri, tarih, din, kişisel gelişim, çocuk kitapları, popüler kitaplar olmak üzere ayrı ayrı bölümler var. Herkes burada dilediği kitabı bulabilir’’ dedi.

Kimse kitaptan uzak kalamaz

Kara, ‘‘Kimse kitaptan uzak kalamaz ama Adıyaman’da okuma oranı düşük. Özellikle anne ve babalara söylüyorum, onlar okudukça çocuklar da okuma alışkınlığı edinir. Öğretmenler çocuklarımıza kitap okutuyor ama anne ve babaların da okuması lazım’’ dedi.  

Haber: Şeriban Özçakmak