Sen neymişsin be Kahta...

Bir haftadır Kahta Belediyesi, yerel ve ulusal trol medyasının gündeminde. Neymiş Başkan Hallaç yakınını işe almış...

Herkes eteğindeki taşları döktüyse bizim de birkaç kelam etme hakkımız var. Aslında bu konuda en çok benim söz hakkım var, neden mi? Çünkü Kahta belediyesiyle ilgili geçmiş dönemde en çok yolsuzluk, hırsızlık, torpil suistimal haberlerini yapan benim. Bu haberleri yaptım diye hakkımda onlarca dava açıldı, haksız yere para cezaları kesildi, tehditlere maruz kaldım, yalancı şahit tutup bana iftira attılar vs...Bu davaların hepsini geçte olsa kazandığımı ve haberlerimin gerçek olduğunu da burada belirteyim. Bu yazıma gelince, Sn. Belediye Başkanı M. Can Hallaç'ın Adıyaman'dan transfer ettiği kişileri savunduğum anlamı çıkarılmasın öyle bir niyetim de yok. Zaten meselenin özü de onlar değil, asıl mesele rant ve ego. Anlatayım. Kahta Belediye başkanı Mehmet Can Hallaç'a bir kompas kurulduğu su götürmez bir gerçek. Adam yolsuzluk yapmamış, hırsızlık yapmamış belli ki bazılarının kuyruğuna basmış. Neymiş yakınını başkan yardımcısı yapmış falan. Amerika'yı yeniden mi keşfediyoruz. "Yakınlarını işe aldı" diyenler eski yeni milletvekillerine baksın. Kurum müdürlerinden bir taşeron işçine kadar hangi milletvekilinin akrabası, hangisinin referansıyla işe alındılar ona baksın. Herkes bunu bildiği halde, özellikle tetikçi medya bunu bildiği halde neden bir satır yazı yazmazlar? Kaldı ki, yakınını belediyeye almayan mi var? Ondan önceki dönemin belediye başkanları almadı mi? Toprak almadı mı? Turanlı almadı mı? Hatta Turanlı belediye başkanlığını kazanınca 40-50 kişiyi aynı gün kapının önüne bırakıp kendi yakınlarını, yandaşlarını candaşlarını almadı mı? Hatta işten çıkarılanların bir kısmının bankamatik memuru olduğunu açıklamadılar mı? Peki bugün ahlak bekçiliğine soyununlar neden bir satır yazı yazmadılar? Önceki dönemin belediye başkanları birbirlerini yolsuzlukla suçlarken "tencere dibin kara, senin ki benden kara" derken, neden bir satır yazı yazmadılar? Belediyedeki suistimaller sayıştay raporuna girerken neden tek kelam etmediler? Yazamazlar çünkü, onların derdi kamuoyu menfaati değil, nemalanma. Ben çarşaf çarşaf yolsuzluk, torpil, usulsüzlük haberlerini yaparken "gazeteci" geçinen karakter yoksunu bazı tipsizler bana saldırıyordu. Uzun lafın kısası dostlar, bu olayı diline pelesenk edenlerin derdi Kahta değil, Kahta'ya hizmet değil. Tek dertleri kişisel çıkar, rant ve ego. Kendilerini ağır ağbi rolüne kaptırıp, bulunmaz Hint kumaşı sananlara da şunu hatırlatmak lazım. O kumaştan mendil yapıp burun silerler. Buradan size ekmek çıkmaz...