Seçim sürecinde çok incindik.
İncitildik.
Tehditlere ve hakaretlere maruz bırakıldık.
Kin ve öfkenin hedefi haline getirildik.
İmha edilmesi gereken öteki olarak görüldük.
Aşağılandık.
Bazen fiziki saldırılara maruz kaldık.
Rövanşist duyguların en alçakça söze dökülmüş biçimiyle karşılaştık.
Bize kefen biçenler oldu.
Hayâsızca saldıranlar, itibar suikastı yapanlar oldu.
Darağaçlarıyla tehdit edenler oldu.
Beyaz adam psikolojisiyle parmak sallayanlar, kin kusanlar oldu.
Kaybeden kendileri oldu.
Daha doğrusu bu kibirle malul üstenci ve buyurgan zihniyetleri oldu.
Kazanan o aşağıladıkları kesim oldu.
Millet kazandı.
Türkiye kazandı.
Şimdi asaletimizi bir kez daha gösterme zamanıdır.
Biz farklıyız.
Biz o zihniyet sahipleri gibi kör intikamcı olamayız.
Sandıklar kapandı.
Sandıktan Reis çıktı.
Reis’in bir davası var.
Hepimizin bir davası var: Türkiye’yi büyütme!
Biz kimseyi ötekileştirmedik.
Ötekileştirildik ama zinhar ötekileştirmeyeceğiz hiç kimseyi.
Hangi partiye oy vermiş olursa olsun herkesi kendimizden bilen bir anlayışın mensuplarıyız biz.
Birileri bölebilir ama biz toparlayacağız.
Bölünenleri bütünleştirmek bize düşer.
Devlet yönetmek ayrı bir sorumluluk gerektirir.
Dilimiz kırıcı olmayacak.
Sevgi üzre olacağız.
Kucaklayacağız.
Helalleşeceğiz birbirimizle.
Kem sözlerin sahibi olmadık.
Olmayacağız.
Hakaret bizden sadır olmayacak.
İncinsek de incitmeyeceğiz.
Herkese eşit nazarla bakacağız.
Başkalarını kazanarak ancak büyüyebileceğimizi unutmadan yürekleri fethetmeye koyulacağız.
Dağıtmak kolaydır.
Toplamak zor.
Yıkmak kolaydır.
Yapmak zor.
Biz zor olanı gerçekleştireceğiz.
Yaratılanı Yaradan’dan dolayı seveceğiz.
Birleyeceğiz.
Birleştireceğiz.
Gönüllere gireceğiz.
Gönülleri sevgiyle onaracağız.
Kibirden uzak duracağız.
Sözün en güzelini en güzel biçimde diyenlerden olacağız.
Şimdi başlıyor asıl görevimiz.
Biz o birilerine benzersek kendimiz olmaktan çıkarız.
Moral üstünlüğümüzü kaybederiz.
Seçim döneminin siyaset dilini ardımızda bırakacağız.
Nezaketi elden bırakmayacağız.
Küfür ve hakaret dili semtimize dahi uğramayacak.
Biz birlikte Türkiye’yiz diyenlerdeniz biz.
Ayrılığa-gayrılığa geçit vermeyeceğiz.
Aynı dağın yeli, aynı bağın gülü olduğumuzu unutmayacağız.
Yeni bir dönem başlıyor.
Dilimizi zehirlemek isteyecekler.
Bizi kendilerine benzetmek isteyecekler.
Asla bu oyuna gelmeyeceğiz.
Hakkımızı savunacağız.
Herkese anladığı dilden konuşacağız.
Bir yanağına vurulduğunda öbür yanağını çevirenlerden olmayacağız.
Ama şiddeti reddedeceğiz.
Şiddet içeren üstenci ve buyurgan dili ayaklarımızın altına alacağız.
Bize yakışanın tevazu olduğunu herkese göstereceğiz.
Adalet üzre olacağız.
Kendimiz için ne istiyorsak başkaları için onu isteyenlerden olacağız.
Bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkalarına yapmamak gerektiğine inanan bir anlayışın sahipleri olacağız.
Kaybetme duygusuna hiç kimsenin kapılmayacağı bir siyasi iklim oluşturacağız.
Hep birlikte birbirimize kazandıracak bir anlayışın yeni siyaset dilini oluşturacağız.
Hep kendimizi haklı başkalarını haksız gören bir anlayışta olmayacağız.
Bize kin duyanları anlamaya çalışacağız.
Bize kızanlara kızmayacağız.
Onlarla oturup konuşacağız.
Varsa bir hatamız düzelteceğiz.
Kızmadan anlamayı esas alan demokratik bir diyaloji yöntemini esas alacağız.
Bize kulaklarını kapamış insanlara, bize gözünü kör etmiş insanlara kızmadan ve kin duymadan ulaşmayı mümkün kılacak yeni bir yaklaşımı esas alacağız.
İşte o zaman daha da büyüyeceğiz.
Birlikte büyüyeceğiz.
Türkiye’yi büyüteceğiz.
İşte o zaman “Kazanan Türkiye’dir” sözünün anlamı olacak.
Biz birlikte Türkiye’yiz sözünün anlamı olacak.
Türkiye Yüzyılı’nı bu anlayış temelinde inşa etmek, misyonumuzun bir gereğidir, biline!
Haydi Bismillah!