Sözgelimi, kimi AK Parti teşkilatlarında Reis’in dışında başka siyasi aktörlerin veya makam sahiplerinin fotoğraflarının asılması gibi.
Son günlerde bir il teşkilatımızla ilgili çıkan habere inanmak istemedim. Olmaz öyle şey dedim. Yanılmayı çok istedim. Çıkan haberlerin doğru olmamasını yürekten diledim. Keşke yanılsaydım. Keşke yalan olsaydı o haberler. Meğer doğruymuş!
Görsel paylaşıma dikkatlice baktım: AK Parti il başkanının makam odası. Arka duvarda asılı küçük ebatta Atatürk ile Reis’in fotoğrafları var. Yan duvarda da devasa o ilin Reis sayesinde makam-mevki sahibi olmuş AK Partili bir siyasinin fotoğrafı… Olacak şey değil! Hemşehrilerimin kendisiyle gurur duyması anlaşılabilir bir şey. Siyasette çok az insana nasip olabilecek dünyevî makamlara gelmiş biri çünkü.
Anlamadığım şey şu: O kardeşimizin makamı ve unvanı ne olursa olsun fotoğrafının AK Parti teşkilatında ne işi var? Kendi illerinde makamlarından dolayı sevilip sayılan siyasetçi arkadaşlarımızın herkesten önce buna izin vermemeleri gerekir elbette. Şahıslar etrafındaki öbekleşmeler birliğimizi bozduğu gibi kibir kulelerinin dikilmesine de sebebiyet verir ki Allah muhafaza!
Kendi ilinde insanların veya teşkilat mensuplarının kendi ismi etrafında böyle bir gruplaşmaya gitmelerine müsaade etmek, dava anlayışımızla bağdaşmaz. Teşkilat içerisinde onun-bunun adamı olmaz. Şahısların büyüklüğü yarıştırılmaz.
Hiç kimsenin kendisine verilen makamların gücü üzerinden ayrı baş çekmeye de hakkı yok.
O makamlar bizi daha mütevazı kılmıyorsa, tersine enaniyetimizi ve kibrimizi arttırıyorsa zaten öğretimizden inhiraf etmişiz demektir.
Enaniyet davası güdenler, bilesiniz ki günün sonunda kendilerine kaybettirirler.
Herkesin/hepimizin bunu görmesi, bilmesi ve unutmaması lazım.
***
Şimdi bir özeleştiri vaktidir.
Biz ki yüzümüze karşı övüldüğümüzde veya ismimiz alenen ululandığında utanıp yerin dibine geçen kişilerdik. Bizi yüzümüze karşı övenlerin suratına toprak atılmasını salık veren bir öğretinin memsuplarıydık. Sahi ne oldu bize de bu hale dönüştük?
İsmimizin ululanması veya ismimiz etrafında öbekleşmelerin olması nasıl olur da bizi rahatsız etmez?
Parti binalarına genel başkanların fotoğrafları asılır bir tek. Başka siyasi aktörlerin değil.
Hele o ilde siyaset yapan aktörlerden birinin bu şekilde öne çıkartılması ne partili aidiyetle bağdaşır ne de varlık nedenimiz olan öğretimizle…
Bir ilde liderin dışında diğer siyasi aktörlerden birinin isminin bu anlayış temelinde öne çıkartılması teşkilat ve dava anlayışımıza aykırı olduğu gibi öteki siyasi aktörlere de haksızlık anlamına gelir.
Bu durum hem ismi bu şekilde öne çıkartılan kişinin enaniyetini ve kibrini çoğaltır, hem de diğer siyasi aktörlerin hasedini…
Müthiş bir fitnedir bu…
İsmi bu şekilde öne çıkartılan kişi buna şiddetle ve hiddetle itiraz etmiyorsa ortada siyasetimiz ve davamız adına ciddi inhiraflar başlamış demektir. AK Parti’miz içine salınmak istenen bu fitneyi acilen bertaraf etmelidir. AK Parti’mizde siyaset yapan kardeşlerimiz de şahısçılık anlamına gelecek söz ve davranışlardan özellikle kaçınmalı, kendilerine bu şekilde yaklaşan insanları da yanlarında tutmamalıdır. Şahıs endeksli siyasetler fitneyi çoğaltır. Sahibine de zarar verir.
Bir zamanlar bir büyük ilimizde bir ilçe teşkilatımızı ziyaret ettiğimde gördüğüm şey beni fena halde rahatsız etmişti. Reis’in fotoğrafının yanında il başkanının da müstakil bir fotoğrafı duvarda asılı duruyordu. İlk defa teşkilatlarımızda gördüğüm bu tablo karşısında şaşırıp üzülmüş ve herkesin içinde bu durumu eleştirmek zorunda kalmıştım.
Reis’le birlikte çekilen bir fotoğrafın il başkanı tarafından kendi makam odasına astırılması anlaşılabilir bir şeydir ama Reis’in yanına kendi fotoğrafını ilçe teşkilatlarına astırma gereği duyması geleneğimizde olmayan tuhaf bir durumdu. İl başkanımız nedense teşkilatlara kendi fotoğrafının da asılmasını istemişti. Veya İl başkanımız bu durumu gördüğü halde ses etmemişti diyelim.
Bu durumun genel merkezin bilgisi ve oluru dışında gerçekleşmiş olmasını öğrenmem daha da üzmüştü beni.
Sonra çok şükür bu uygulama o ilimizde kalktı. Zaten diğer illerimizin hiç birinde olmayan bir uygulamaydı bu. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum bunu. Birbirimizi suçlayarak varabileceğimiz yer hepimiz için hüsran olur bilirim elbet.. Ama bizim üzerimizden kendilerine iktidar alanları açmak isteyenlere ve bunu da ismimizi ululayarak yapmak isteyenlere zinhar izin vermeyerek, en önemlisi onları yanımızda tutmayarak hepimize kaybettirecek bu fitneyi bertaraf edebiliriz.
Güç ve şöhret bir afettir.
Dönem dönem siyaseten güçlü olanların veya makam itibariyle en tepede olanların etrafında güçten nemalanmak isteyenler öbekleşir. Güçlü her kimse onun eteğine tutunma veya onun etrafında öbeklenme, ne yazık ki güç zehirlenmesinin bir başka patolojik sorucudur.
Yeni kabinede bakanlık olmadıysa mutlaka başka önemli bir parti veya devlet görevi verilir beklentisiyle pozisyon alanların sevgisi ve bağlılığı sahtedir, biline!
Makamlara bağlı sadakat geçicidir, unutulmaya!
Emin olun bu şekilde isimleri öne çıkartılanların siyasi güçlerinin artık olmadığı anlaşılsın, onları ilk terk edecek olanlar o isimler üzerinden kendilerine iktidar alanları açanlar olacaktır. Siyaset böyle bir şeydir. Boşuna “Siyaset katildir” denmemiş! “Kral öldü yaşasın yeni kral!” denmemiş!
HAMİŞ
Birbirimizi kimi eksik, yanlış ve kusurlu yanlarımız üzerinden harcamak yerine kardeşâne uyarılarla birbirimizi düzeltip birlikte yol yürümeye devam eden bir anlayışın temsilcileri olmalıyız. Birimiz eksiksek hiç birimiz tam değiliz demektir. Biz birbirimizle anlamlı bir bütünüz. Ben yerine biz demeyi her şeyden çok önemseyen, ama biz anlayışı üzerinden de benliği öldürmeyen anlamlı anlayışın temsilcileri olmalıyız. Fırsatı ganimet bilerek hesaplaşma ve tasfiye yoluna gidenler, yeni bir fitneye kapı aralamış olurlar.
Gün birbirimizi kırmadan-dökmeden hem uyarma, hem de yürekten sahiplenme günüdür.
Kusur avcısı olmayalım.
Bilelim ki bizim gerçek dostlarımız kusurlarımızdan dolayı bize sırt çevirenler değil, kusurlarımızı düzeltelim diye bizi sahiplenerek uyaranlardır. Onlara kızarsak kendimize daha çok yazık ederiz. Unutmayasınız ki küsur avcılarıyla yol arkadaşlığı olmaz. Yarın aynı hançeri sen sırtında gördüğünde anlarsın.