KÂHTA'DA NE DEĞİŞTİ?
Neyin nesi bu söz, kime, nereye ait? Kâhta'da değişen ne ya da değişmeyen ne?
İlk sorudan başlayalım cevap vermeye.
Kâhta İlçe Halk Kütüphanesi...
Yapımı yıllar süren, aslında kültür merkezi olarak tasarlanan, görünürde iki katlı, sarı ve turuncu renkte bir bina. Merdivenlerden iniyorsunuz, bina kapısı üzerinde, ufak bir tabelada "Kahta İlçe Halk Kütüphanesi" yazıyor. Biraz daha başınızı kaldırınca, bir yazı görüyorsunuz: "Kitap Hayattır. Kütüphaneler Sizi Değiştirir." Kapıdan girince, sol tarafta çocuklar için bir okuma salonu, çoğumuzun oturma odasından daha küçük belki de ve içerisinde birkaç rafta kitaplar. Hemen yan tarafta da iki oda kadar bir çalışma salonu. Zemin katta, yetişkinler için ayrılmış bir kütüphane. İçerisinde kitaplar olduğu için adı kütüphane. Çünkü burası aslında bir bale salonu. Siz hiç bale salonunun adına kütüphane denildiğini duydunuz mu? Biz de duymadık ama böylesini kabul ettik. Yine bu odanın yanında, basık havası ile, bir çalışma salonu. Masada oturan gençleri görüyorsunuz girince, mutlular çünkü o gün kütüphaneye girmek için kuyrukta bekleyenlerden olmamışlar, ders çalışma isteği ile masada yerlerini almışlar. Üst katta konferans salonu, Kâhta'da birçok önemli etkinliğin yapıldığı salon. Tabelasında kütüphane yazan ama içinde konferans salonu da bulunan bir bina, evet. Personellerden gayet ilgili olduklarını ve işlerini o kısıtlı imkanlar dahilinde bile lâyığı ile yaptıklarını hemen anlıyorsunuz.
Hikaye gibi geldi buraya kadar yazdıklarım... Ama yaşanıyor olmakta olan bir hikaye bu. 2022 yılı sayımına göre 128.961 nüfusu olan, içerisinde 8 aktif bölümü ile bir yüksekokulu bulunan, uzak ve çevre illerden, ilçelerden ve köylerden her yıl önemli sayıda öğrenciyi misafir eden, Adıyaman'nın en büyük ilçesi Kâhta'da, yaşanmakta olan bir hikaye bu.
Yıllarca sayısız medeniyetlere ev sahipliği yapmış memleketimiz, medeniyetin en önemli göstergesi olan kütüphane noktasında sınıfta kaldı. Bu gidişle de kalmaya devam edecek gibi görünüyor. "Kitap hayattır." yazıyor, insanımız bu sözün hayatiliğini tadamıyor. "Kütüphaneler sizi değiştirir." yazıyor, insanımız da, bu binanın değişmeyen yapısı ve yetemeyişi gibi değişemiyor.
"Kâhta insanı mı okuyacak?" diyecekler, desinler Efendim. Diyenler bilmez ki; damında, tepside salçasını karıştıran Ayşe teyzem de okur, küçük dükkanında tütününü satan Ahmet amcam da okur. Yeter ki; bir değer görsünler, yeter ki buluşsunlar hak ettikleri ile. Sonra ne mi olur? Okudukça bir kalem, bir mürekkep, bir kağıt insanı değil, dünyayı değiştirir!
Evet, sadece değişen değil, değiştiren de olmak istiyoruz. İstiyoruz ki; bir kütüphanemiz olsun, yakışsın memleketimize ve de en evvelinde yetsin, yetişsin bize. Zirâ, adı kütüphane olan ama kitaplara ev sahipliği yapan kütüphane değil de, bale salonunun olduğu binaya umutla girip hayal kırıklığı ile çıkmak istemiyoruz.
Bir de "Kâhta'da değişen ne ya da değişmeyen ne?" sorusu vardı.
Nüfus var değişen; değişmeyen şeylerin farkında olan ve değişmek isteyen bir nüfus!
Ülkenin diğer illerindeki modern kültür merkezleri ve kütüphanelerine kıyasen sınıfta kalmış ve bu durumu hâlâ değişmeyen bir memleket var!
Sözün hâsılı; bir paradoks var, iyileşmeye muhtaç!