Yenilgi sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirme kervanına HDP de katıldı.
Seçimlerde militan bir biçimde Kılıçdaroğlu’nu destekleyen HDP şimdi zehir zemberek eleştirilerde bulunuyor.
“Biz Ümit Özdağ bakan olsun diye desteklemedik” şeklinde suçlamalarda bulunan HDP’nin yöneticilerine sormak lazım: Siz Kılıçdaroğlu’nu ne diye desteklediniz peki?
HDP’yi oy vermeyerek cezalandıran Kürt seçmene yönelik yeni bir kandırmaca oyunu değilse bu, o vakit HDP, yıllar yılı Kürt inkârcısı ve katliamcı diye suçladığı CHP’nin liderini niçin desteklediğini, bir başka deyişle hangi Kürt kazanımları için desteklediğini şeffaf bir biçimde açıklamak zorundadır.
Açıklasınlar ki HDP’ye oy veren bu ülkenin Kürtleri HDP’nin “Kürtlerin kazanımları” konusunda ne kadar ve nereye kadar duyarlı olup olmadığını bilsinler.
***
HDP yöneticileri seçim öncesinde Kılıçdaroğlu ile görüştükten sonra destek açıklamasında bulundular.
Şimdi sorumuzu detaylandırarak soralım:
Bir: Kemal Bey ile ne görüştünüz? Kemal Bey desteğiniz karşılığında size bir şey vadetti mi? Vadettiyse nedir o vaatler? Vadetmediyse siz niye destekleme gereği duydunuz?
İki: Madem Ümit Özdağ’la işbirliği yapılmasından rahatsız oldunuz, tekrar ikinci turda niçin Kürtlere Kemal Bey’e oy vermeleri çağrısında bulundunuz? Niçin tarafsız kalmadınız da Diyarbakır ve Van gibi illerimizde Kemal Bey’in çok büyük oranda oy almasını sağladınız?
Bu sorulara açık yüreklilikle cevap verilmeden yapılan ve yapılacak olan Kılıçdaroğlu/CHP eleştirisinin Kürtler nezdinde hiçbir kıymeti harbiyesi olmayacaktır.
Kemal Bey’in Ümit Özdağ’la yaptığı gizli protokolden kendi partisinin dahi haberi olmadığından bahisle yapılan eleştiriler de pek bir anlamsızdır. Dahası, suç ortaklıklarına bir kılıf arama çabasıdır.
***
Evet, HDP, CHP’nin suç ortağıdır. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nu aleni ve agresif bir biçimde desteklediği için de yenilginin ortağıdır.
Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı HDP tıpkı önceki yerel seçimlerde olduğu gibi bizim sayemizde kazandınız diyecekti. Tıpkı diğer masa ortakları gibi.
Zaferi kendi sayesinde bilen ama yenilgiyi üstüne almayan bir siyaset anlayışı, iler-tutar yanı olmayan bir siyaset anlayışıdır.
***
HDP, Kılıçdaroğlu’yla birlikte yenilmiştir. Kürt inkârcısı ve katliamcısı iddiasına rağmen CHP ile giriştiği suç ortaklığı dolayısıyla yenilmiştir. Ayrıca Kürt seçmenden yediği ağır tokat dolayısıyla siyaseten yenilmiştir. HDP daha önceki oylarının üstünde bir oy alacağını varsayıyordu. Bu varsayımı tutmadı. Tersine daha önceki seçimde aldığı oy oranında ciddi düşüşlerle karşı karşıya kaldı.
Şimdi HDP kalkıp ağır bedeller ödemiş mazlum Kürt halkına tekrar kendini şirin göstermek için Kılıçdaroğlu CHP’sine yönelik eleştiriler getirerek taktiksel bir kandırmaca siyaseti izliyor.
Oysa yapacağı şey bellidir.
Ciddi bir özeleştiri vermek.
Bunun öncelikli yolu da Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne karşılığında militanca desteklediklerini
açıklamaktan geçiyor.
Kemal Bey hiçbir şey vadetmediğini söylüyor.
Şayet bu doğruysa o zaman HDP ideolojik nedenlerle koşulsuz bir biçimde CHP’yi desteklemiş demektir ki, bunun Kürtler nezdinde bundan sonra da elbette bir bedeli olacaktır.
Ümit Özdağ kadar siyaseten fonksiyonel olamayan bir HDP Kürtler için hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Etmemelidir de. HDP’nin Kürt temsili iddiası, CHP’yi ideolojik akrabalık dolayısıyla desteklemesi ve Yeşil Sol Parti (YSP) tecrübesiyle inandırıcılığını tamamen yitirmiştir.
***
Akla üşüşen sorular bir an önce cevaplanmalıdır.
Kemal Bey şayet “Siz resmi bir protokol çerçevesinde beni desteklediğinizi açıklarsanız bu siyaseten bana zarar verir. Masa dağılır. O yüzden protokol yapmadan ve resmi ittifakın içinde yer almadan beni desteklemeniz uygundur” deyip ricada bulunmuşsa ve HDP yönetimi de bunu kabul etmişlerse, o zaman HDP’yi destekleyen Kürtlerin sormaları yüksek sesle demeleri gereken şudur: Madem bizi onurlu bir biçimde temsil edemeyecek konumdasınız, bir Ümit Özdağ kadar siyaseten ağırlığınız yoksa o zaman temsil iddianız boş bir retorikten ve kandırmacadan ibarettir. Oylarımızı bu şekilde kendimizi inkar pahasına değersizleştirmenize ve boşa düşürmenize onurumuz adına artık izin vermeyeceğiz.
HDP’yi son seçime kadar gözü kapalı destekleyen Kürtlerin artık o eski Kürtler olmadığını görmeyen bir HDP siyaseten kaybetmeye mahkûm olacaktır.
HDP yönetimi bu soruların açık ve net cevabını vermediği sürece artık eskiden olduğu gibi Kürtlerin desteğini alamayacaktır.
Kürtler artık eski Kürtler değil.
HDP’nin Kürtleri de gayrı çantada keklik değil.
HDP’nin CHP’nin yanısıra marjinal Türk doluyla geliştirdiği ittifak, Kürtlere daha çok kaybettirecek bir ittifaktır.
Kılıçdaroğlu CHP’sine yönelik eleştirinin amacı, kendinden kaçan ve kaçacak olan Kürt oyları konsolide etmeye yönelik.
Bu saatten sonra ne tür taktikler izlerse izlesin HDP bu yanlışında ısrar ettiği sürece hem kendine hem de Kürtlere kaybettirecektir.
KERKÜK KONUSUNDA UYARI
İhtimal vermiyorum ama Kürtlere yönelik yanlış söylem ve politikalar tekrar tedavüle sokulursa oluşacak tepki oyları HDP’ye akar. Bu durumda HDP’nin hiçbir şey yapmasına gerek yok.
Kerkük konusunda Türkiye’nin takınacağı tavır, bu bağlamda siyaseten nirengi bir öneme sahiptir. Kerkük’te yalnızca Türkmenleri sahiplenen bir devlet politikasına değil Kürtleri de Arapları da kendinden bilip sahiplenen bir devlet politikasına ihtiyaç var. Unutmayalım ki Kürtler de Araplar da bizdendir. Türkiye bu anlamda hem herkesin devletidir hem de başka ülkelerde yaşayan başka halkların da hamisi olan bir imparatorluk kültüründen geliyor. Dahası, dini ve kültürel aidiyet noktasındaki ortaklık, Türkiye’nin halklar arasındaki sorunlarda taraflardan birini tutarak diğerlerini düşmanlaştıran değil, tümünü içtenlikle sahiplenerek aralarındaki sorunları çözmek için eşit mesafede çaba gösteren tarihsel abilik rolünü çok daha gerekli kılıyor.
Türkiye’nin devlet aklı, bu tarihsel büyüklüğü içkin misyonundan uzaklaşırsa kendi iç barışı ve bekası konusunda da sorunlara kapı aralamış olur.