Önümdeki görüntüye baktıkça öfkeden kusasım geliyor.
CHP’li bir milletvekili jandarma kovalıyor.
Öncesinde ali kıran baş kesen tarzında üslupsuz ve yakışıksız konuşmalar.
“Ben milletvekiliyim!” tafrasının arkasından gelen üstenci ve kaba hesap sormalar.
Genç bir jandarma eri, o milletvekilinin kaba ve saygısız davranışları karşısında ne yapacağını bilmez halde.
Jandarma komutanı da nedense pasif bir savunmacı anlayış içinde.
O CHP’li vekil genç jandarma erine “eşkıya” demeye başlıyor.
Yaptıkları işlemin “eşkıyalık” olduğunu defalarca söyledikten sonra “Hukuksuz fişleme yapıyorsunuz. Nerede mahkeme kararı!” diyerek avazı çıktığı kadar biçimsiz bağırmaya başlıyor.
El-kol hareketleri son derece görgüsüzce.
Adeta terör estirmeye başlıyor.
O genç jandarma erinin elinden listeyi zorla almaya çalışıyor.
Çekip çekiştirmeler.
Birden anlam veremediğim biçimde o jandarma erimiz koşmaya başlıyor.
Suçluymuş gibi.
Ve arkasından o CHP’li vekil de kovalamaya başlıyor.
Bir görseniz o hakaretamiz tavırları, bağrış-çağrışları, o kovalamaca sahnesini, öfkenizden ve utancınızdan yerin dibine geçersiniz.
Milletvekilliği adına utanırsınız.
Siyaset adına utanırsınız.
Milletvekilliğinin düşürüldüğü o konumu görmekten utanırsınız.
Bir de öfkelenirsiniz.
O kaçan jandarmaya, o olaya müdahale etmeyen-edemeyen kolluk güçlerimizin acziyetinden dolayı öfkelenirsiniz.
Devletin bir siyasi eşkıyalık üzerinden düşürüldüğü o acziyet karşısında hem öfkelenir hem utanırsınız.
O jandarmamız niçin kaçma gereği duyar?
O jandarmamızın arkasından eşkıya tavrıyla hakaretler yağdırarak koşturup duran o vekilin densizliğine, devlete saygısızca meydan okuyan o tavrına niçin gereken karşılık verilmez?
Anlamak ve anlamlandırmak mümkün değil.
Kolluk gücü olarak jandarmanın muhtemel bir provokasyona karşı, şu veya bu terör örgütüne mensup olanların eylemlerine karşı giriş-çıkışları kontrol etmesinden, protestocuların isim bilgileri üzerinden güvenlik sorgulaması yapmasından daha doğal ne olabilir?
Bu zaten kolluk gücünün görevidir.
Orada görevini yapan jandarmanın görev esnasında varsa bir yanlış uygulaması bir vekil olarak gidip sorabilirsiniz, oradaki komutanıyla nezaket çerçevesinde tartışabilirsiniz. Hatta daha ileri gidip hukuk nezdinde hesap soracağınızı söyleyebilirsiniz. Siyasi iktidarı da yerden yere vurabilirsiniz.
Ama asla jandarmaya kameralar önünde “eşkıya” diyemezsiniz. Kolluk gücünün yaptığı işlemin eşkıyalık olduğunu söyleyerek hakaretler yağdıramaz-sınız, jandarmanın elindekini zorla alma yoluna gidemezsiniz, jandarmayı eşkıya tavrıyla kovalamaya kalkışamazsınız.
Milletvekilliği dokunulmazlığı size bu hakkı vermez.
Bütün bu davranışlar milletvekilliği saygınlığıyla da asla bağdaşmaz.
O CHP’li vekilin tavırları açık söylüyorum utanç vericidir.
Demokratik siyaset ve milletvekilliği saygınlığı bağlamında utançların en büyüğüdür.
Suçtur.
Kamusal bir suçtur.
Devletin kolluk gücüne karşı aleni bir suçtur.
Dokunulmazlık zırhı olmamış olsaydı o vekil o cürmü işlemeye asla cesaret edemezdi.
Öyle yapmayı aklının ucundan dahi geçiremezdi.
O yüzden dokunulmazlık çerçevesinin bu tür suçları kapsamayacak şekilde yeniden düzenlenmesi şart.
Yargıya çağrıda bulunmanın kısa vadede bir yararı yok.
Yargı ne yapsın?
Fezleke düzenleyip Meclis’e göndermenin dışında ne yapabilir ki?
TBMM gerekeni yapmalı asıl.
Bu satırların yazıldığı ana kadar TBMM Başkanlığı o kendi üyesi hakkında bir kınama açıklaması dahi yapmadı.
Muhalefet partileri tepki göstermedi.
Gel de üzülme!
Önerim şudur:
TBMM emsal teşkil etmesi bakımından işbu vekilin fezlekesi Meclis’e geldiğinde acilen dokunulmazlığını kaldırmalı ve münhasıran bu cürümle ilgili yargılanmasının önünü açmalı.
Bu arada dokunulmazlık çerçevesinin yeniden belirlenmesi için TBMM Başkanlığı gerekli inisiyatifi alarak Meclis’in ve milletvekillerinin saygınlığını koruyacak adımların atılmasına öncülük etmek üzere Meclis’teki partilere çağrıda bulunmalı.
Bu böyle gitmez.
Bu kabul edilebilir bir durum değil.
Bunun başkaca üzücü sonuçları olabilir.
Bir önerim kolluk kuvvetlerimize, bir önerim de aziz milletimize.
Kolluk kuvvetlerimiz bir daha devleti acz içinde gösterecek bu tür görüntülerin oluşmasına asla izin vermemeli. Bu tür densiz davranış sahiplerine yasal çerçevede gereken karşılık verilmeli. Velev ki vekil bile olsalar. Dokunulmazlığı bu şekilde suistimal edenlere zinhar tolerans gösterilmemeli.
Aziz milletimiz de bu tür vekillere karşı demokratik çerçevede tepkilerini her yerde göstermekten kaçınmamalı.