Kudüs, diğer isimleriyle Yeruşalim, Jerusalem üç semavi din için de büyük bir öneme sahip olan kadim ve kutsal bir şehir. Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Barışın ve hoşgörünün sembolü olması dileğiyle, farklı inançların bir arada yaşadığı özel bir yerdir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in Miraca yükseldiği, Hz. Ömer’in adaletiyle nam saldığı, Selahaddin Eyyubi’nin tekrar bu kudsiyeti yerine getirdiği yerdir Kudüs. Hz. Davud’un, Hz. Süleyman’ın izlerinin olduğu ve peygamberimiz Hz. Muhammed’in bizlere emanet bıraktığı yerdir Kudüs. Şehrin her köşesi, geçmişin izlerini taşıyan tarihi yapılarla bunlara şahitlik ediyor.
Yıllardır süregelen çatışmalar, siyasi gerilimler ve insan hakları ihlalleri, bu kutsal şehrin ruhunu derinden yaralamaktadır. Kudüs, sadece tarihi ve dini bir merkez olmanın ötesinde, yaşayan insanların, ailelerin ve toplulukların evidir. Bu insanların günlük yaşamları, ibadetleri ve gelecek umutları, sürekli bir belirsizlik ve endişe altında devam etmektedir. Ancak bunlara rağmen Kudüs'ün günümüzdeki durumu, ne yazık ki barış ve hoşgörüden uzak bir tablo çizmektedir.
Buradan hareketle Kudüs’ün ana hedefte yer alarak Filistin’de yaşanan durumlar içler acısı. Gazze merkezli yaşanan İsrail devletinin soykırım hareketi Siyonizm ideolojisiyle devam etmektedir. Filistin halkı tüm dünyanın gözü önünde açlık, sefalet ve içler acısı bir durumla yaşıyor. Görsel olarak gördüğümüz video ve fotoğraflara bakma gücü bile gösteremiyoruz. Bir yerde insanlık kıyımı var fakat bir tarafta politika ve ticaret uğruna görsel şovları izliyoruz. Bizler bu duruma kendi çabalarımızla tepki koymaktan ileri gidemiyoruz maalesef.
Devletlerin, Uluslararası örgütlerin ve tüm inanç liderlerinin, Kudüs, Gazze’den hareketle Filistin’in barış ve adaletin tesisi için daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Lakin bu çaba yetersiz ve gösteriş temelli ilerlemektedir. Ülkenin çok kültürlü ve çok inançlı yapısı, korunması gereken en değerli hazinesidir. Filistin’in geleceği, tüm halkların haklarına saygı duyulan, adil ve sürdürülebilir bir çözümle inşa edilmelidir.
Bu mübarek şehrin, yeniden barışın, hoşgörünün ve birlikte yaşamanın sembolü haline gelmesi, sadece bölge için değil, tüm insanlık için büyük bir umut kaynağı olacağına inanıyorum. Kudüs'ün duvarları arasında yankılanan duaların, bir gün tüm dünyayı saran bir barış şarkısına dönüşmesi dileğiyle.